SELAM TÜRKÜN SANCAĞINA
İnsanlar, milletler için bazen öyle anlar, öyle sebepler, birçok dönüm noktaları olabilir ki, yeniden doğuş vesilesi olabilir. Aynen kozadan çıkan kelebek gibi…Hastalıklar kaza, bela günahlar, savaşlar gibi. İnsanların bu musibetlerden kurtulması onlar için bir kurtuluş, bir dönüm noktası, hayata yeniden başlama olabilir. Ancak başlarken yaşanmışlardan dersler çıkararak, sağlam başlamak, temeli sağlam atmak, eski hata ve günahlardan iyi sıyrılmak gerekir. Türkiye bir sınanma dönemi yaşıyor. Önündeki engelleri tarihi misyonuna sahip çıkarak problemlerin üstesinden zorda olsa gelecek, aydınlık günler Türkiye’nin olacaktır.
Bugün İslam coğrafyasının durumu içler acısı, Türk coğrafyasının durumu darmadağınık… Bu durum düşmanları ve sömürgecileri tabi ki sevindiriyor. Türk ve İslam dünyasında birliktelikler olmadığı sürece dünyanın vampirleri kan emmeye devam ederler… Ancak dünya uyanıyor. Türkiye’nin yıldızı parlıyor. Dünyadaki Müslümanların hilafet merkezi halen Türkiye Büyük millet meclisi uhdesinde saklıdır. Türk ve İslam dünyasının yapacağı birliktelikler Türk ve İslam âlemin de geleceğini kurtaracak, devletlerin kaynaşmasını, milletlerin kardeşliğine ve güçlenmesine vesile olacaktır
Dünya siyasi, askeri, ekonomik, kültürel birlikteliklere koşarken, Türk ve İslam ülkelerinin birliktelikleri kaçınılmaz olup, “Birliktelikten güç doğar” ilkesini çağrıştırır.
Türk ve İslam dünyasının birliği, tarihi bir zarurettir! Sömürü düzeni çarklarının milletleri öğüttüğü dünyada yalnızlaştırılan Türk ve İslam dünyasının birlikteliği aynı zamanda mazlum, mağdur ve sömürülen olmaktan ülkeleri ve milletleri de kurtaracaktır.
Vakit sömürüye, ezilmeye karşı uyanma vaktidir… Tevhit düşüncesi birlik, özgürlük, adalet, aynı kültür sevgisi ve inancıyla her geçen gün Türk ve İslam dünyasının birliği güçlenecektir. Buna destek vermek günün şartlarında borçtur, zarurettir, sorumluluktur. Yoksa gerisi miras kaybı, zaman kaybı ve insan kaybıdır…
Artık farklı coğrafyadaki kan, ırk, kültür, tarih kökenine sahip milletler Türkçe konuşan topluluklar, farklı devletler altında yaşasalar da tek bir millet olduklarını kavramışlardır… Günümüzde milletler arası her alandaki etkileşimin, iletişimin, diyalogun ve karşılıklı anlayışların getirisinin, milletler arasındaki çok boyutlu derinliğe ve iş birliğine vesile olacağı görülmektedir.
“Denil dimi bir yerin adına Türk beldesi, / Gözüm Albayrak arar, kulağım ezan sesi “(Necip Fazıl Kısakürek). Misak-ı Milli davamız bizi beklemekte. Bu vatan toprakları asıl sahibini bekler… Türk denince sadece Anadolu dediğimiz coğrafyada yaşayan insanlar akla gelmez. Türk’e Türkiyeli diyemezsiniz. Türkiye dışındakilere ne diyeceksiniz? Bir Azerbaycan vatandaşı; “Bana Azerbaycanlı diyemezsiniz, ben Türk’üm” diyor. Bir coğrafyaya göre bir milleti ayıramazsınız. Anadolu’da yaşayan değişik kavimler, renkler, kültürler, veliler ve erenler sayesinde bir millet kimliği oluşturmuştur. Bu kimlik bir medeniyettir, bir kültürdür, bir dindir, bir dildir. Yani İslam medeniyeti, İslam kültürü ve İslam siyasetidir…
Türk ve İslam dünyasının birlikteliğine, kardeşliğine insanlık ve milletler hasrettir. Türk ve İslam coğrafyasının kutup yıldızı, ağabeyi tarihi misyonuyla Türkiye’dir. Kur’an’da Allah '' milletleri tanışsınlar, yardımlaşsınlar diye kavim, kavim yaratmıştır.'' O halde kavmini sevmek, onu her türlü saldırılardan korumaya çalışmak ve iş birliği yapmak vazgeçilemez bir görevdir.
Türkler, kendi coğrafyalarında mazlum olan; aşağılanan, horlanan ıstıraplar içinde kıvranan durumundan kurtulmalıdır. Yeryüzünde adaletin Temsilcisi, hakkın, hukukun savunucusu, İslam’ın sancaktarı olmuş yüce milletimizin sahipleneceği görev, birlikteliğin şartlarını oluşturmaktır.
Emperyalist, sömürücülerin en büyük korkusu, ''Türk ve İslam dünyasının birliğidir. Bu birlikteliğe katkı koymak başta tarihi misyonuyla milletimize düşmektedir. Türk ve İslam coğrafyasının mihenk taşı Türkiye’dir. Kendimize, kökümüze, şanlı tarihimize, Türk ve İslam kardeşliğine, birlikteliğine sahip çıkmalıyız. Türk ve İslam dünyasının kardeşliği, birliği büyük medeniyet hamlesinin müjdecisi olsun.
Bugün ülke olarak bir yol ayırımına gelmişsek. Çıkmazlardan kurtulmak istiyorsak; Türkiye ya yok olmak ya da eski azamet ve yüksekliğine kavuşmak meselesi ile karşı karşıyadır. Türkiye, tarihi misyonuyla İslam coğrafyasının birliğini sağlama konusunda önderlik yapmalıdır. İlerlemenin, yücelmenin önderi olarak Müslümanlara da “Allah’ın iradesine tabi olanların iradesinin önünde duracak hiçbir engel yoktur” diye seslenecektir.
Kabile ve ulusun dar sınırlarından kurtulmak için, kendinizi Müslüman olarak düşünmeye başlayın (Aliya İzzet Begoviç)
Büyük bir medeniyetin tarihin mirasçıları olan bizlerinin kozasından çıkma vakti gelmiştir. Mazlumlar, ülkeler, milletler Türk ün kutlu sancağını hasretle bekliyor. Selam Türkün sancağına….