ALGI OPERASYONLARI MİLLİ, BİRLİK RUHU!
Türkiye’miz, bölgemiz ve Ortadoğu bugün çok büyük bir sıkıntı ve sancı içinde. Sözel görsel medyada yeni darbe senaryolarını, ilerde iç savaş olacağı söylemlerini duyar olduk. İçte ve dışta düşman senaryolarının, sistematik saldırıların arttığı şu günlerde düşünülmesi gereken, bu süreçte bizim ne yapmamız gerektiğidir. Bütün olumsuzluklara rağmen yaşama iradesini ortaya koyacak hedef ve çözümler elbette vardır. Ülkemiz içersine düşürülmek istenen kargaşa, korku, nefret ortamından biran evvel kurtulmalı ve kurtarılmalıdır.
Bu coğrafyada ömrünüz korku ile geçti. Burada yaşamanın bir bedeli vardır. Korku ve paniği öne çıkarmak, milletimizi, devletimizi kaosa sürüklemek isteyenlere karşı birlik ruhuyla basiretli, itidalli, sağduyulu olmak zorundayız...
Son kalkışma için işin aslına girmeyen çok şey söyleniyor ve yazılıyor. Ancak kalkışmanın doğru dürüst bir analizinin yapılamadığını üzüntüyle izliyoruz. Bir şeyin nedenini tam öğrenememişseniz, ders almamışsanız, bela başınızda devam edecek demektir. Bu gün korku hegemonyası üzerinden giden, hesap yapanlar var. Ülkemizde yeni darbe teşebbüslerinden bahsedenler, birkaç yıl sonra iç savaş tellallığı yapanlar var. Bunu söyleyenler ne adına bunu yapıyorlar bilinmelidir.
Bu gün korku ve panik havası verilerek milletimiz huzursuz edilmek, devletimiz itibarsızlaştırılmak isteniyor. Bu sinsi propagandanın bir ürünüdür. Cumhuriyet tarihimizin kuruluşunda olduğu gibi bu milletin vatan, din, devlet ve bayrak için nasıl canını seve seve verdiğini bütün dünya bilir. Bu ulvi düşüncelerin yücelmesi ve vatanın korunması ancak inanç birlik ve kardeşlik ruhuyla sağlanmıştır. Bu gün de aynı düşünceleri yaşamalı ve yaşatmalıyız. Çünkü ortak paydamız aziz vatan toprağıdır, gidecek başka ülkemiz yok. Türk milletinin etnik kökene, farklı inanç ve düşüncelere bakılmaksızın bu ülkede yaşayanların ortak paydası olan vatan ve devlet çatısı altında dostça, kardeşçe hep birlikte bir geniş aile olarak yaşamamızdır. Sevincimizi, acımızı kederimizi birlikte yaşama duygumuzu diri tutarsak, aramıza fitne sokmak, bizi bölmek isteyen hainlere fırsat vermezsek, tüm problemlerin üstesinden geliriz. Dün Çanakkale’de, İstiklal Savaşında Müslüman, gayri Müslim, farklı etnik köken, farklı mezhep demeden hep beraber, bu vatanın evladı olarak birlikte vatanı koruyup düşmanı vatandan def etmişsek, bu gün de düşman saldırılarına karşı aynı birlik ruhuyla geleceğimiz için bunu yapmalıyız.
Adaletle zulüm yana yana durmaz. Her vatandaşın anayasal hakkı olan can ve mal güvenliğinden kim sorumludur, bunlar hakkıyla yerine getirilmekte midir? Bugün hukuk, kurallarına göre işliyor mu kantarın topuzu şaştı mı? Yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı sorgulamalıyız. Birbirimizi ötekileştirmekten, dışlamaktan, suçlama ve nefret söylemlerinden vazgeçilmelidir… Yeni yasal düzenlemelerle adil, sosyal hukuk düzenin meşru ölçüleri ve ilkeleri içinde gerçekçi, idari ve yönetsel önlemler alınmalıdır. Ülkemizin problemlerini; özgürlüklerin korunması ilkesiyle, demokratik toplum ve hukuk kuralları içinde, adaletle çözmeliyiz. Dış oyun ve baskılardan vurgun yemeden, devletin tüm kurumlarının ve milletimizin birliğini sağlamalı, siyaset sanatını uzlaşı kültürü içinde millete, ülkeye hizmet olarak görmeli ve yerli düşünceyi ön planda tutarak yapmalıyız. Kargaşa ve çekişmelerden vazgeçilmelidir. Fitneye, dedikoduya, düşmanın kardeşliğimizi bozucu kara propagandasına fırsat verilmemelidir. Sağduyulu vatandaşlarımız bir korku oluşturmak isteyen milletimizi sindirme, kararsızlığa, dağınıklığa iten korku hegemonyası ve algısına karşı, milli birlik duruşuyla operasyonunu bertaraf edecektir.
Biz yabancı aklı yerine kendi aklımızı kullanabilseydik ‘Üst Akıl’ denen yapıların üzerimizde operasyon yapması mümkün ol(a)mazdı. Ülkemizin içersine düşürülmek istenen kargaşa, korku, nefret ortamından kurtulmalı ve kurtarılmalıdır. Biran önce devlet ve kurumları devletin ve vatanın bölünmez bütünlüğü ve yüce milletimiz için tedbirleri almalıdır. İçten ve dıştan baskı altına alınmak istenen ülke ve milletimiz cesareti, şecaati ve birlik ruhuyla bunun üstesinden gelecektir. Sükûneti sevgi ve huzur ortamına giden çalışmalar hızlandırmalıdır. Bilinmelidir ki, hesap güçlünün değil, haklının; siyaset iktidarın değil, milletin; tüm kesimlerinin hukukunu ayrımsız, engelsiz, tarafsız, biatsız, baskısız ve korkusuzca koruması ve kollamasıdır…
Ülkenin gidişatında hata yapanlar, sorumluluk mevkiinde olanlar çekinmeden, açık yüreklilikle şu soruyu kendilerine sormalıdırlar: Hırsızların suçu vardı da ev sahiplerinin hiç mi kusuru ve suçu yoktu? Teyakkuz ve tedbir, akil devletlerin ihmal hakları olmayan asli görevidir. Aksi halde, feraset yoksunu yöneticilerin, kandırılma ve kaybetme zaafları milletin bedel ödeme nedeni olmaya devam edecektir! Siz evininizin mahremiyetini koruyamazsanız can da gider mal da gider namus da gider…
Bağımsızlığı korumak bağımsızlığı kazanmak kadar zordur. “Herkes ulusal görevini ve sorumluluğunu bilmeli, memleket meseleleri üzerinde o düşünceyle, düşünüp çalışmayı görev edinmelidir. Kendiniz için değil, bağlı bulunduğunuz ulus için elbirliği ile çalışınız. Çalışmaların en yükseği budur.” (M. K. Atatürk)
Bilgi kirliliği ağına takılmadan, her söze ve görüntüye inanmadan istikametimizi koruyarak devlet millet ve millet ordu bütünleşmesini kuvvetlendirmeliyiz. Kardeş kavgasına yol açacak asılsız, dayanaksız suçlamalardan söylem ve eylemlerden uzak durarak kin, nefret ve intikam tacirliği ve tahrikçiği yapanlar sağduyuyla uyarılmalı, birliğimiz korunmalıdır.
Gönüllerde kırgınlık ve taassup algısı oluşturmadan birlik ve dirlik ruhunu geliştirerek hareket etmeliyiz. Allah ülkemizin birliğine, dirliğine karşı girişilen her türlü oyunları bozmayı nasip etsin. Devletimizin başında bulunan siyasi güç sahiplerine yöneticilere basiret nasip etsin. Devletimizin gücüne inanıyoruz ancak yöneticilerin sevk ve idare konusunda yeterli ve tutarlı, krizi halledecek durumda oldukları konusunda endişeler var. İstişare şart; ülke, millet devlet için sadece parlamento içindeki değil dışındaki vatansever, sağduyulu birçok düşünce ve teşkilatlardan, partilerden de istifade edilmelidir. Bunlarla bir uzlaşı, birlik düşüncesi sağlanmalı, bilgi alışverişinde bulunulmalıdır. Devlet ve millet olarak, dostu düşmanı tanımalı, devlet kadroları yerli ve millileştirilmelidir. Ben dedim, ben yaptım, devri çoktan geçmiştir! Artık ülkede biz devri olmalıdır... Biz samimiyetle çalışalım, birliğimizi koruyalım, tevekkül edelim, herkesin bir hesabı varsa Allahın da bir hesabı vardır…
Türkiye İslam’ın sancaktarlığını, İslam coğrafyasının öncülüğünü yapacak, ümmet uyanacaktır. Dünya barışı kazanacak, yeniden medeniyet inşası başlayacaktır. Ülkemiz aleyhine çalışan ihanet şebekeleri yok edilecek, devletimiz ilelebet yaşayacak düşmanları kahrolacaktır…