AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE’NİN YERİ

Batının ecdadımıza karşı dün verdiği sıcak savaşa karşılık bu gün de Türkiye’ye karşı silahsız bir haçlı seferi ve savaşı vardır. Dün olduğu gibi bu gün de milletimiz aleyhinde çalışanlar, sahne alanlar, perde arkasında olanlar, aynı güçler; Haçlı ittifakı içersinde olanlardır! Elli yedi yıldır Avrupa birliğine Türkiye’yi almamak için bin bir mazeretler uyduranlar, şartlar ortaya koyanlar yine uyduruk sebeplerle Türkiye’yi Avrupa Birliğine kabul etmediler. Bunda üzülecek bir durum yoktur. Bizim yerimiz zaten orası değildir. Kendi yerini belirleyecek ve kararını verecek olan yüce milletimizdir.

Bu gün bizi çeşitli bahane ve şartlarla Avrupa Birliğine almayanlar yarın kapımıza gelecek, o zaman yakarsalar da geç olacaktır. Zaten bize şunu demek istiyorlar “Biz Hıristiyan birliğiyiz, Hıristiyan kulübüz, sizin ne işiniz var bu birlikte” paşa gönülleri bilir. Batı ve Avrupa Türkiye’ye her zaman muhtaçtır ver muhtaç olacaktır. Reformist Martin Luther’in söylediği gibi “Ya rabbim! Büyük Türkleri bir an önce başımıza getir de, senin ilahi adaletinden onlar sayesinde nasiplenelim.” Adaletsizliği, haksızlığı yapanlardan, taraf olanlardan tarafsızlık ve iyimserlik umudu elbette ki kolay yeşermeyecektir.

Yıllarca bu millet Avrupa birliğine girmek için oyalanmıştır neden? Bunlar, Batının ülkemiz üzerinde yıllarca uyguladığı sistemli emperyalizmin bir sonucudur. AB ile katılım müzakerelerinin devam ettiği dönemlere baktığımızda; ülkemize uygulanan gümrük duvarı engeli, Kıbrıs’tan taviz, doğu meselesi ve birçok mazeretler ileri sürülmüştü... Batı birçok tavizler koparmaya çalışarak bizden Çanakkale’nin intikamını almak istiyordu. AB katılım sürecinin arkasındaki asıl gerçek, Türkiye’nin bölünüp parçalanması ve sömürgeleştirilmek istenmesidir! Bu yaşananlar bir Haçlı kuşatmasıdır. Birçok iktidarları oyalayıp, tavizler kopararak meşgul eden bu birlik artık gereken cevabı alacaktır!

Batıda olmayan insani özelliklerin hepsi Türklerde var. Batılılarda görülen birçok olumsuzlukları Türk toplumunda göremezsiniz. Balkanlardan Kafkasya’ya, Avrupa’dan Afrika’ya kadar Türklerin bulunduğu her yerde hiç vahşet uygulanmış mıdır? Türkler gereksiz vahşet uygulamış olsalardı, bu gün Türklerin yaşadığı birçok yerde bir tane gayri Müslim kalmazdı. Türkler tarih boyu adaletin, insan haklarının savunuculuğunu yapmışlardır. Çünkü bir ahlak medeniyeti kurmuşlardır. Türklere geçmişlerinden dolayı barbar diyenler bir dönüp de kendi geçmişlerine baksınlar neler görecekler, neler… Kan vahşet ve zulüm! Birileri dünü, dini kimliği unutarak temeli Hıristiyanlık ve Yahudilik olan Avrupa birliği hayali ile yaşamasınlar. Bu kişilerin hevesleri artık kursaklarında kalacaktır… 

Bu gün ülkemizde bir yol ayırımına gelmişsek. Çıkmazlardan kurtulmak istiyorsak batı düşünce tarzından, batının kölesi ve uygulama sahası olmaktan kurtularak, çareyi kendi öz değerlerimizle yeni birlikteliklerde aramak olmalıdır. Türkiye’nin II. Cihan savaşı sonrası Yalta’da yapılan gizli anlaşmalardan itibaren karşılaştığı darbeler, yaptığı seçimler ve kurduğu iktidarların oluşumunda dış güç odaklarının parmağının, elinin ve hatta kolunun varlığını gösteren bilgiler ne yazık ki acı birer gerçekti. Zaten Türkiye Yalta'da ABD'nin payına düşmüştü. Dolayısıyla Türkiye hiçbir zaman Avrupa Birliğine alınmayacaktır!  Türkiye’nin yeri İslam dünyası, Türk dünyası başta olmak üzere yeni birlikteliklerdedir! 

 Türkiye koyduğu kırmızıçizgilerini kaybetmeden, Batıya boyun eğen bir ülke konumuna gelmeden tarihi misyonuyla, varlık şartlarıyla, belirleyici güç merkezi olduğunu herkese gösterecektir. Bu yüce millet çağlar açıp kapamış, medeniyetlere damga vurmuş bunları bilerek geleceğe hazırlanmalıdır. Dünyanın barış ve huzur içinde yaşaması için, İslam’a ve Türkiye’ye olan ilgisi ve ihtiyacı artacaktır! Çünkü İslam barış, huzur ve insanlık dinidir! Yüce Türk milleti de insanlığın, mazlum coğrafya ve insanların her türlü hak ve hürriyetini sağlayacak olan bir İslam ülkesidir. 

21.Asırda dünyanın gidişatı ve Türkiye’nin üsleneceği misyon çok daha önemlidir. Türkiye ilgi gösteren ve saygı besleyen ülkeler için, Türk ve İslam dünyasının hangi meselesi varsa ona sahip çıkarak büyüklüğünü göstermeli, yeni projelerde sadece konu mankenliğine üslenmiş olmadan, bölgesinde etkin güç olmalıdır

 ''Tarihini Bilmeyenin Geleceği Olmaz.'' Bugün kendimizi ve düşmanlarımızı daha fazla bilmeye ve anlamaya ihtiyacımız vardır.1040 yılında Kara han’lıların yerine geçen Selçukluların Anadolu’yu ebedi yurt yapmaya başlayıp Türkleri açık denize çıkarmalarından sonra devam eden bir kökleşme sürecini bir türlü hazmedememiş Batı medeniyetinin işgal projeleri bitip tükenecek değildir. Tehlikeyi bertaraf etmek sürekli bir strateji geliştirmek ve teyakkuz halinden bir an bile vazgeçmemekle mümkündür!..

İster kabul edilsin ister kabul edilmesin Türkiye bu gün bölgesel bir güçtür. Ülkemizi ve İslam ümmetinin amiral gemisi olan devletimizi çok yönlü sarmaldan kurtaracak stratejiler ve planların hayata geçirilmesi için her türlü birliktelik ve ittifakların yapılması kaçınılmazdır! Bunlar siyasi, askeri, kültürel ve ekonomik ittifaklar olacaktır. Ancak bunlar kendi kültürüne ve menfaatine yakın devlet ve ülkelerle, başta İslam ülkelerinin işbirliği ve dayanışmasıyla oluşturulmalıdır.

“Batı çiğner, doğu ise çiğnenir” anlayışı artık değişecektir. Küresel güce hizmet eden, anlayışlardan kurtulup Millî Gücü oluşturmak durumundayız! Gelişmenin ve hür yaşamanın sigortası “milli duruş ve milli refleks”tir. Milletimizi kendi kültürüyle, kudretli ve irade sahibi yapmak, gelişmiş kılmak ancak milli iradeyle sağlanacaktır. Bu iradeyi ortaya koyamazsanız iradelere tabi olursunuz. Ordularla, kültürle veya ekonomiyle işgale uğrarsınız. Millet varlığımızla, milli irademizle tüm esaret ateş ve kıvılcımlarına inşallah son vereceğiz. Türk milleti geçmişten geleceğe büyük medeniyet taşıyıcısı olarak büyüyecektir… Allah bu milleti Haçlı ittifakına karşı milli ruhu ve gücünü harekete geçirmeyi nasip etsin.

Bizim, Atatürk’ün yapmaya çalıştığı gibi hiçbir ülkeye göbek bağıyla bağlanmamıza gerek yoktur. Bu ülkenin insanları devletler, imparatorluklar kurmuş ve yönetmiş bir milletin evlatlarıdır. Kendi ayaklarımız üzerinde onurla durabildik, durabiliriz de; yeter ki, kendimizi batı hayranlığına kaptırmadan, evrensel değerleri ölçüt alarak, oval ofisten ve Brüksel’den talimat almadan, Cumhuriyetimizin kuruluş ilkelerinden ilham alarak, demokratik hukuk devletini ve laikliği içine sindirmiş anlayışla liderleri, yöneticileri ve kadroları seçebilelim.

Yapılması gerekenler arasında yenidünyayı anlayabildiğiniz ve ona göre milli modeller ürettiğiniz ölçüde ayakta dik durabilirsiniz. Ülke olarak, yüce Türk milleti ve devletine yakışan, moral veren, karamsarlık bulutlarını dağıtan hamleler yapılmalıdır…

Milletimizi yaşatma mücadelesi, sahip olduğu kültürünün ve medeniyetinin yeniden inşası ve harekete geçirilmesiyle sağlanacaktır. Bizi yok sayıp bu coğrafyada satranç oynamak isteyenlere karşı, her türlü hamleyi yapacak bir Türkiye varlığı kabul edilmelidir. Artık Oyuna gelen değil oyun kuran Türkiye var… 

Bizler insanlık, Türk ve İslam dünyası ve mazlum milletler için kutlu nesil, bir barış ve huzur nesli, acı çeken milletlerin umudu olmak istiyoruz. Ne mağrur olacağız ne mazlum olacağız. Artık Türkiye rol modeldir. İnşallah gelecek günler daha iyi olacaktır.

Gamına gamlanıp olma mahzun,

Demine demlenip olma mağrur,

Ne dem baki ne gam baki, ya Hu!

(Yavuz Sultan Selim)