YALAKALIK, YAĞCILIK, YARANMAK, GEREKSİZ ÖVMEK, TAKLA ATMAK
Yağ çok değerli bir besin kaynağıdır. Çok çok çeşitleri vardır:
Tereyağı, zeytinyağı, fındık yağı, çiçek yağı, margarin yağları vs. Bu yağları üreten ve satanlara da yağcı denir. Hatta bu sebeple soyadı yağcı olan vatandaşlarımız vardır. Bunlar alın teri ile üretime katkıda bulundukları için saygı duyulan insanlardır.
Besin kaynağı olmayan ancak insan hayatında önemli yeri olan yağlar da vardır. Gres yağı, gaz yağı, boya yağı (yağlı boya) gibi.
Bu yağlar da birtakım ihtiyaçlar için kullanılan yağlardır. Yağlar üzerinize bulaşmazsa çok iyi işlerde kullanılır. Ancak üzerinize bulaştığında da kokusu uzun zaman üzerinizden çıkmaz. Kendimiz ve etrafımızdakileri de rahatsız eder.
Bir de sanal yağcılarımız vardır. Bunlar da sadece güzel laf üretirler. Bu yağcılarımız çok önemli kişilerdir. Bunlara yağcılık özellikle öğretilmiştir. Çünkü bu yağcılık kolay bir iş değildir. İnsanın onuru ile ters orantılıdır. Biri yükselirken diğeri azalır. Hatta yağcılık öyle bir boyuta ulaşır ki onur kelimesinin bir mana ifade etmediğini açık olarak görürsünüz.
Ne derseniz deyin dostlar ama yalakalık şüphesiz çağımızın en aşağılık ve yaygın hastalığı en tatlı deyimi ile Taklalara Gelmek…
Günümüz de taklacılık yani yalakalık almış başını gidiyor. Bazı insanlar da omurga büküldükçe parçalanıyor parçalandıkça yok oluyor. Sonrası ardı ardına taklalar atan kişilikler ortaya çıkı veriyor. Özellikle gazetecilik mesleğinin mantığını ve önemini anlamayan ve gazete eşittir para işlemini kurup işini yürütenler yüzünden Gazetecilik mesleğinin adı önemli ölçüde kirlenmiş durumda. Özellikle yerelde işler berbat.
Aslında bu yazıyı yazmama sebep olan gerçekte bu günlerde yaşadığım ve şahit olduğum bazı olaylardır.
Sosyal medya hesaplarımda gezerken bir gazetecilik duruşunun dışında tüm meslek ahlak ve ilkelerini ayaklar altına alıp para ve güç uğrunda şak şakçı söylemlerle, birilerinin gölgesine sığınarak bir yerlere gelmeye çalışan bazı dalkavuklarla karşılaşıyorum. İşte böyle dalkavuk, yalaka, yağdanlıkları gördükçe deli oluyorum ve dayanamıyor bir şeylerde ben yazayım diyorum.
Birilerine hoş görünmek uğruna şerefini ahlakını ve en önemlisi şerefli bir mesleği gazeteciliği ayaklar altına alanlara bakınca utanıyorum. Sanıyor musunuz ki o küçük aklınız sıra korumaya çalıştığınız insanlara iyilik ediyorsunuz.
Vatandaşa soruyorsun yazılanları çizilenleri gösteriyorsun çok affedersiniz iyi yalamış diyor. Vatandaş ta her şeyin farkında göz boyamaya çalışıyorsunuz anlarım. Sözüm ona güç aldığınız şahısları övmeye onu yüceltmeye çalışırsınız anlarım. Ama böyle olmaz be güzel insanlar.
Hem kendinizi küçük düşürüyorsununuz halk nezdinde satılmış damgasını yiyorsunuz. Hem de attığınız takla ile yani yazdığınız şak şak metni ile boşa kürek çekiyorsunuz. Öveceksen onunda bir üslubu bir sınırı vardır. İnce çizgiyi aşmıyor çizginin teşbihte hata olmaz çok affedersiniz ırzına geçiyorsunuz.
Hayır bir de ben bu mesleğe bilmem fiiiiiiiiiiii yılımı verdim gibi söylemler kullanmıyorlar mı?
Baksam fiiiiiii yıldır yalakalık yapıyor. Gazeteyi güç devşirme aracı olarak görmekten başka bir şeyi olmadığından. Haber nedir nasıl yapılır. Basın meslek ahlakı nedir. Sorularını hiç kendine sormuyor.
Yazmayın demiyorum yazın ama ne olur metinlerinizde biraz gerçekçilik katın yazılarınızıı direk yalayıcı unsurlarla süslemeyin.
Ne diyeyim sizin gibi üstatları eleştirmek yol göstermek benim haddime değildir. Cümlelerimde biraz olsun haddimi aşmışsam affedin ve özrümü kabul edin.
Son olarak yalaka değil de gazeteci olduğunuz da size daha çok saygı duyacağımı bilin.