Vekil Değil, Asıl Olan Millettir
Bekir Uzel
“Milletin iradesiyle seçilen herkes, o iradeye karşı sorumludur.”
“Milletvekili” kelimesi bize çok şey anlatır. Adı üstünde; milletin vekili. Yani halkı temsil eden, halk adına konuşan, halkın yetki verdiği kişidir milletvekili. Ne var ki bugün, bu kavramın içeriği zamanla anlam kaymasına uğramış gibi görünüyor. Temsil edenin, temsil edilenin üstünde bir yerde konumlanması, demokrasinin ruhuna uygun değildir.
Bir milletvekiliyle karşılaştığımızda gösterilen aşırı saygı bazen farkında olmadan haddini aşabiliyor. Elbette bir insana, hele ki kamu görevinde olan birine saygı duymak önemli bir erdemdir. Ancak bu saygı, halkın kendi gücünü unuturcasına bir boyun eğiş halini almamalı. Unutmamalıyız ki vekil, millete hizmet etmek için oradadır; o koltuğa halkın oyu ve güveniyle oturur.
Bazen bırakın bir milletvekilini, yaşadığımız binanın yöneticisine bile “Aidatları nasıl kullanıyorsunuz?” diye sormakta zorlanıyoruz. Oysa her yöneticilik görevi, aynı zamanda bir hesap verme sorumluluğudur. Şeffaflık, demokratik sistemlerin temel taşlarından biridir. Sormak, öğrenmek ve gerektiğinde hesap istemek bir vatandaşın en doğal hakkıdır.
Zaman zaman basına yansıyan bazı olaylarda, kamuda görev yapan kişilerin vatandaşlarla olan diyaloglarında kırıcı ifadeler ya da yakışıksız davranışlar görülebiliyor. Herkes gibi kamu görevlileri de elbette insan. Ancak unutmamamız gerekir ki, devleti yönetenler halkın verdiği yetkiyle orada bulunur. Dolayısıyla kamu görevinde bulunan herkesin, vatandaşla kurduğu ilişkide hassasiyet göstermesi, toplumun beklentisidir.
Bu noktada önemli bir gerçeğin altını çizmek gerekir: Mesele sadece siyasi partiler meselesi değildir. İsimler, renkler, logolar değişse de zihniyet aynı kalırsa, halkın iradesi tam anlamıyla yansımaz. Seçim dönemlerinde halkın önüne sunulan listelerin nasıl oluştuğu, halkın seçme hakkını ne kadar özgürce kullanabildiği, demokrasimizin niteliğini belirleyen unsurlardır.
Bugün artık vatandaşlarımız her zamankinden daha bilinçli, daha sorgulayıcı. Bu da umut verici bir gelişme. Çünkü güçlü demokrasi, bilinçli yurttaşlarla mümkündür. Hesap sorabilen, fikrini barışçıl yollarla dile getirebilen bir toplum, yönetenleri de daha sorumlu olmaya teşvik eder.